Meraklısına tasarım tarihimiz

Gelişen teknoloji ve üretilen yeni sistemlerle birlikte bilgiye erişim ve bilgi kaynaklarının kayıt altına alınma alışkanlığı hızla değişti. Bu durum, arşivleme ve tarih yazımında da etkisini göstermekle birlikte, bu pratiklerin önemini de arttırdı.

Yaratıcı endüstriler söz konusu olduğunda, geleceği şekillendirmek için her saniyenin değerli olduğu bir yarış söz konusu ve gelecek adeta takıntılı bir hedef haline geldi. Aslında bu, geçmiş birikim ve deneyimleri doğru okumayı daha değerli hale getiriyor. Bunun yolu da doğru bir arşivleme ve tarih yazımından geçiyor.

Geçtiğimiz yıl 22 Ekim-20 Kasım tarihlerinde ‘İstanbul Kültür Sanat Vakfı’ (İKSV) tarafından gerçekleştirilen ‘3. İstanbul Tasarım Bienali’ çerçevesinde, Studio-X Istanbul liderliğinde başlayan ‘Türkiye Tasarım Kronolojisi I Deneme’ projesi bu anlamda önemli bir girişim.

 

Gürel Oyuncakları’nın teneke kalıpları, İstanbul. 1960- 1970 İstanbul Oyuncak Müzesi Koleksiyonu. Fotoğraf: Avşar Gürpınar

‘Türkiye Tasarım Kronolojisi I Deneme’, Türkiye’deki tasarım tarihi üzerinden bir kronoloji oluşturmak için bir araya gelmiş, ‘Merak Kabinesi’ çalışma grubunun aylar süren çalışmasından meydana geldi. Proje geliştirme ve koordinasyondan sorumlu Pelin Derviş, 3. İstanbul Tasarım Bienali küratörleri Beatriz Colomina ve Mark Wigley’nin yönelttikleri “Türkiye’deki tasarım üzerine bir zaman çizelgesi hazırlamakla ilgilenir misiniz?” sorusunu, projenin başlangıç tohumu olarak tanımlıyor.

Ambalajlar, grafikler, oyuncaklar…

 

1934 yılının İstanbul telefon rehberinde telefonla ilgili bir reklam. Kaynak: Gökhan Akçura Arşivi

Bu başlangıç noktasından hareketle bir araya gelen, tasarımcı, mimar, akademisyen ve proje dahilindeki pek çok konunun uzmanı kişilerden oluşan geniş ekip, 12 üst başlıktan oluşan kronoloji için literatür üzerinden çalışmalarına başladılar.

Türkiye’deki tasarımın son 200 yıllık tarihine, ambalaj, aydınlatma, grafik, iletişim ve reklam, konut, mobilya, müzik, oyuncak, peyzaj, sağlık, sanayi yapıları, seramik ve sivil örgütlenmeler başlıkları aracılığıyla odaklanıldı.

Anahtar yayınları, kişi ve kurumları belirlemek üzere başlayan çalışma, konu başlıklarının belirlenmesinin ve Gökhan Akçura tarafından ön hazırlık olarak bu konular üzerinde metinler derlemeye başlanmasının ardından, alanların uzmanlarının işbirliğiyle birlikte Bienal’de sergilenen şeklini aldı.

Amaç sadece sergilemek değil, üzerinde fikir üretmek

 

Kamhi-Grünberg Evi, Burgazada / Utarit İzgi Tasarımı. Kaynak: SALT Araştırma, Utarit İzgi Arşivi

Pelin Derviş, Bienal süresince ‘Studio-X Istanbul’da yer alan kronoloji metinleri ile ilgili olarak asıl amacın onları sergilemek değil, kronoloji çalışmasında ele alınan konuları tartışmaya açmak olduğunu belirtiyor. Bu elbette uzun soluklu bir  projenin başlangıç aşaması olabilir ancak.

Bienalin direktörü Deniz Ova, bu süreçle ilgili olarak şunları ifade ediyor: “Bıraktığımız izin yaygınlaşması ve sürdürülebilir çalışmalara dönüşmesi en büyük hayalimiz. Bienal kaynak biriktirme ve arşivleme sürecinin doğrudan bir parçası olabilmek için bir platform, bir tetikleme anı ve başlangıç için bir sebep olarak görmek daha doğru olur. Önemli olan fikirlerin ve projelerin bağımsız veya Bienal ile beraber devam etmesi.”

Bienal’in mimarlık ve tasarım alanlarını kapsayan arşiv ve kaynak oluşturma misyonunun altının çizen Ova, geçici sergilerle birlikte, uzun süreli, beslenerek gelişme potansiyeli mevcut, kalıcı projelere de yer vermek isteyen üretken bir yapı olmaya gayret ettiklerini ayrıca vurguluyor.

Hayatımızın içinde yer alan başlıklar büyük ilgi çekti

 

Faruki Kolonyası ve etiketi. Kaynak: Gökhan Akçura Arşivi

Bu bakış açısından hareketle kendine gerçekleşmek üzere ideal bir zemin bulan ve bu vesileyle hayata geçen Kronoloji Projesi, Bienal sırasında da büyük ilgi gördü. Proje kapsamında yer alan çalışma alanları arasında konut, seramik, sanay yapıları gibi, tasarım ve mimarlık alanındaki yazıma daha fazla konu olmuş alanlarla birlikte, oyuncak, müzik ve ambalaj gibi günlük hayatımızın çok içinde olan alanların ülkemizdeki hikayeleri izleyiciler için özellikle ilgi çekici idi.

1872 tarihli ilk Türk Opereti, Arif’in Hilesi, İstanbul’da Eyüp semtinde 17. yüzyılda başlayan ilk sistematik oyuncak üretimi, yabancı firmalar tarafından Osmanlı Pazarı için yapılan özel teneke kutularla başlayan ambalaj tarihi gibi pek çok hikaye, tasarımın günlük hayatımızdaki ve kültürümüzdeki yerine dair büyük bir merak uyandırdı.

Ortaya çıkan literatürün sergiye dönüştürülmesiyle birlikte, hem kişilerin, hem kurumların yer aldığı 200 yıllık bir tarih ziyaretçilerle buluştu ve kişisel hikayelerle de beslenen sergi malzemeleri arasında insanların bireysel tarihlerine dokunan birçok obje olması nedeniyle, proje izleyicilerle bir yakınlık kurdu.

Proje ‘Meraklısına Tasarım Tarihi’ buluşmalarıyla sürüyor

 

AKM Büyük Salon, 1977. Fotoğraf: Reha Günay Kaynak: SALT Araştırma, Hayati Tabanlıoğlu Arşivi

Kronoloji projesi, ‘Meraklısına Tasarım Tarihi’ başlıklı kütüphane buluşmaları ile yaşamaya, beslenmeye ve tasarım tarihimizin izini sürmeye devam ediyor. Bu toplantıların temel amacı ‘tasarımın geçmişiyle ilgili merak edilen konulara’ dair kayıtlar düşmek.

Kimi zaman bir tez çalışması, kimi zaman bir kitap veya dergi gibi basılı kaynaklar toplantıların merkezinde yer alırken, söz konusu olan çoğu zaman henüz yazılmamış kitaplar, yapılmamış yayınlar; kısacası araştırılmamış konular olacak.

Odaklanılacak zaman aralığı ise son 200 yılı içeren ‘Türkiye Tasarım Kronolojisi | Deneme’ projesine göre daralacak ve çoğunlukla 1950’lerden başlayarak günümüze gelecek.

İkinci buluşma 8 Nisan’da

 

Faruki Kolonası etiketi. Kaynak: Gökhan Akçura Arşivi

İlki 11 Mart tarihinde, ‘Mimarlar ve Kitapları’ başlığıyla gerçekleşen ‘Kütüphane Buluşmaları’nın ikincisi 8 Nisan günü ‘Mimari Fotoğraf’ konuşması ile devam ediyor. Bu konuşmada, mimari fotoğrafın 1950’lerden bu yana Türkiye’deki seyrine dair bir kesit çıkarmak hedefleniyor ve katılan fotoğrafçıların bireysel deneyimleri ve düşünceleri üzerinden fotoğrafın bu çok özel alanının çeşitli yönleri, potansiyelleri ve sorunlu noktaları tartışmaya açılacak.

Bienal sırasında da yalnızca kronoloji yazımlarının sergilenmesiyle sınırlı kalmayıp, konuşmalarla birlikte zenginleşen ‘Türkiye Tasarım Kronolojisi I Deneme’ projesinin bundan sonraki yolculuğu için maddi ve manevi katkının öneminin altını çizen Deniz Ova hayallerini şöyle aktarıyor: “Projenin farklı buluşmalar ile hemen devam etmesini istedik. Yine Pelin Derviş’in içerik koordinasyonunda bir seri konuşmalar oluştu ve Studio-X Istanbul Kütüphane buluşmalarına ev sahipliği yapıyor. İstanbul Tasarım Bienali işbirliği ve Ersa’nın desteği ile devam eden bu program, hayalin devamını kurmamızı sağlıyor. Bundan iki yıl sonra bir Antoloji ile beraber kalıcı bir eser bırakmak istiyoruz.”

Ülke sınırları üzerinden siyasi çekişmeler süredursun, yaratıcı alanlarda geliştirilen ülkeler arası işbirliklerindeki artış ve tasarım ekonomisinin küresel anlamda yarattığı potansiyelin fark edilmesi, ‘Türkiye Tasarım Kronolojisi’ yazımının geliştirilerek sürdürülmesi gerekliliğini daha da gözle görünür kılıyor.

Geçmişe ait bilgi ve deneyimin doğru bir şekilde birikmesi ve kaynak haline getirilmesi, geleceği şekillendirirken farklı bağlamlarda referans noktaları yaratmak adına büyük bir önem taşıyor.

*İKSV İstanbul Tasarım Bienali İletişim Koordinatörü