Kapı, binlerce yıldır bir yere girip çıkarken kullanılan, mekanları birbirinden ayıran bir unsur. Dekorasyonun en önemli objelerinden biri olan kapılar, yapıların içine girmeye veya yapı içindeki odalar arasında yer değiştirebilmeye olanak sağlarken, temelde, tüm dünya kültürlerinde aynı biçimde kullanılan mimari ögelerdir.
Tarihte ilk olarak binlerce yıl önceki Mısırlıların resmettiği kapı, o dönem insanı için ölüm sonrasında açılan bir ifadeyi temsil ediyordu. Arkeologların İsviçre’de 5 bin yıl öncesine ait bulduğu kapıysa gündelik yaşamın bir parçasıydı. Kapılar, kullanıldıkları mekanlarda ve yerlerde gizlilik veya güvenlik sağlamak için kullanılmalarının yanı sıra yapılara girmeye, alanları birbirinden ayırıp giriş veya çıkış yapmaya ve yer değiştirebilmemize olanak sağlarlar. Antik çağlardaki kapılar daha çok taşlardan yapılırken, M.S. 1.yy’da Roma’da bronz kapıların tercih edildiğini kaynaklardan biliyoruz. Ortaçağ’da kent savunması yöntemi olan surların ihtişamlı kapıları, bugün turistik amaçlara hizmet ediyor. Öte yandan Rönesans döneminde İtalya’daki kapılar ne kadar sadeyse, Fransa ve Almanya’daki kapılar da bir o kadar gösterişliydi.
Kapı Osmanlı’lar için de büyük önem taşımaktaydı. Hatta kapı ve kapının tokmakları Osmanlı insanının sosyal hayata bakışında önemli bir kültür simgesiydi. Kapılardaki işlemeler sanat inceliğini yansıtırken, kalın ve ince sesli kapı tokmakları misafirin kimliği hakkında bilgi veren hassasiyetin ifadesiydi. İç içe, ya da üst üste bindirilen tokmaklardan biri kalın, diğeri ince ses çıkarırdı. Erkek konuklar kalın ses çıkaran kapı tokmağını, kadın konuklar ise ince seslisini kullanırlar, böylece ev sahipleri kapıdaki sahibi olur ve ona göre karşılarlardı. Osmanlı döneminde semt ve bölgeleri belirlemek amaçlı kapı kelime eklemeli semt isimleri (örn.; Topkapı, Edirnekapı, Silivrikapı, Eğrikapı, Sonkapı) bugün de aynı şekilde kullanılmaktadır.
Kapının kendisini oluşturan farklı kısımlara çeşitli adlar verilir ancak genel olarak; kapı tokmağı, kapı kolu, kapı deliği, eşik, sundurma, pervaz gibi çeşitli parçalar sayılabilir. Farklı amaçlara hizmet eden birçok kapı türü vardır. En yaygın olanı, kapıyı dolduran tek bir sert panelden oluşan tek yapraklı kapıdır. Bu basit tasarımda, örneğin çiftli yapraklı kapı veya çift kapılı ve Fransız pencereler gibi birçok farklı varyasyon vardır; bu pencereler, iki yan panelin her iki yanına menteşeli olarak bağlanmıştır. Bir yarım kapı veya Hollanda kapısı veya sabit kapı yatay olarak yarıya bölünmüştür. Geleneksel olarak üst yarısı bir atın veya başka bir hayvanın beslenmesine izin vermek için açılabilir, alt yarısı hayvanı içeride tutmak için kapalı kalır. Salon kapıları, özellikle Amerikan tarzında hafifçe sallanan bir çift kapıdır. Cafe kapısı olarak da bilinen salon kapısı genellikle yayları birleştirerek hangi yönde açıldığına bakılmaksızın kapıyı kapatan çift yönlü menteşeler kullanır. Fransız kapısı, tek veya çift eşleşen veya seriler halinde kurulabilen, bir veya daha fazla şeffaf veya yarı saydam panel etrafında (ışıklar veya ışıklar denilen) bir çerçeveden oluşur. Kapılar menteşelenebilir, böylece dönme ekseni, kapının açıldığı tarafta gerekli alanı azaltmak için kapı düzleminde olmaz. Bu, dönme ekseni, kapının açıldığı tarafın dışındaki tarafta olacak bir mekanizma gerektirir. Bu bazen tünellerde veya uçaklarda, örneğin içe açılan tuvalete kapı açıldığında olduğu gibi olur. Kendiliğinden kapanan bir kapıda, panel kanadının yanal olarak hareket etmesine izin veren özel menteşeler vardır, böylece kapının kendisi daha iyi güvenlik için dev bir cıvata haline gelir.
Kapı kavram olarak çoğu inanç sisteminde de özel bir yere sahiptir. Örneğin tasavvufta, dört kapıdan (1- Şeriat kapısı, 2- Tarikat Kapısı, 3- Marifet Kapısı, 4- Hakikat Kapısı) geçmeden Hakikat’e ulaşılmaz. Müslümanlar, ihsân ve bereket kapısını ifade eden rahmet kapısının açılması için dua ederler. Hristiyanlar için Meryem Ana cennetin kapısıdır. Museviler, evlerinin giriş kapısından kutsallığı başlatır ve kapının sağ pervazına, içinde Tevrat metinleri bulunan Mezuza yerleştiriler.
Kapıdan kapıya çok fark vardır mutlaka ama dünya, Aşık Veysel türküsündeki gibi iki kapılı bir handır aslında… Ve ömür dediğimiz şey, iki kapı arasında açılıp kapanan binlerce kapı anından ibarettir… Kapı gibi sağlam durmak gerekir hayatın zorlukları karşısında mutlaka ama kimi zaman da kapının kendisi olup kendinden geçmelidir insan…