Uzun yıllardır dış ticaretin içinde olan Tunç Ada ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajımızda, iç ve dış pazar değerlendirmelerinin yanı sıra yapılması gerekenler ve fırsat kapılarına dair ipuçları yer alıyor.
Orsiad: Tunç bey öncelikli sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Tunç Ada: 1969 Almanya doğumlu, evli, 2 çocuk babası, 1996 yılından beri aralıksız dış ticaretin içinde olan bir sektör uzmanıyım. 2001 yılından beri de şimdiki adıyla Swiss Krono Grup ile birlikte çalışmaktayım. Ortadoğu ve Amerika pazarlarına grubumuzun parke, MDF, Sunta, CDF, Compact Laminat ürünlerinin satışını organize etmekteyim.
Orsiad: Sektörün ihracat ve ithalat konularına olan hakimiyetiniz uzun yılların deneyimine dayanıyor. Başladığınız günden bu yana sektörde neler değişti? İyi ve kötü anlamda?
Tunç Ada: Kısaca özetlemek gerekirse, iyi anlamdaki değişiklikleri şöyle sıralayabilirim;
. Teknolojinin hızlı gelişiminden dolayı ürünlerin kalitesi her gün artıyor.
. Rekabetin artmasıyla tüketicinin daha uygun fiyatlarla daha iyi malzeme alması sağlandı.
. Üretim kapasiteleri dev yatırımlarla sürekli büyüyor ve bu üreticileri çeşitliliği arttırmaya itiyor.
. Eskiden fiyatı biraz uygun olan üretici olmak yetiyordu, şimdi ise müşteri odaklı hizmet veren iyi kadrolara sahip olmak (global olarak) daha önemli hale geldi.
Kötü anlamdaki değişiklikler ise şöyle;
. Kapasitenin artması ile karlılıklar çok düştü. Toptancılar, bayiler para kazanmakta zorlanıyor hale geldi.
. Rekabete uyum sağlayamayan üreticiler geride kalarak yatırımlarının karşılığını alamamaya başladı.
. Türkiye’de ise yerli sanayiye destek için getirilen Anti-dumping korumaları, Almanya’dan sonra en çok MDF üretimi olan ülkenin uluslararası pazarlama ihtiyacını azalttı ve yerli üreticiler Türkiye’de pazarlama konusunda daha çok zorlanacakları bir döneme girdiler. Şu anda Laminat Parke, OSB, Mobilya, Lamine Parke, Masif Parke konularında çeşitli Anti-dumping yasaları yürürlülükte.
. Politik istikrarsızlıklar (tüm dünyada) ihracat pazarlarındaki talebin karşısına direnç getirdi.
Orsiad: Özellikle yurtdışı firmalarıyla olan yakınlığınızı bilerek sormak isteriz. Türkiye pazarının bugün itibarıyle dışardan görünüşü ne şekildedir? Beklentiler, değerlendirmeler?
Tunç Ada: Bu sorunuz çok boyutlu olduğundan cevabımı olumlu yanları ve olumsuz yanları diye ayırmak şeklinde izah etmek isterim.
Olumlu Yanları:
. Çok büyük bir pazar ve satış potansiyeli yüksek.
. Anti-Dumping yasalarının yerli üreticileri hantallaştıracağını düşünülüyor ve o yüzden rekabette iyi hizmet veren kazanacak.
. Yerli üreticilerin o kadar çok bayileri var ki bayilerin para kazanması zor. Bu yabancı firmalar için büyük fırsat. Özellikle yerli firmaların birbirleriyle rekabet etmesi ve mallarını karsız hale getirmesi bize daha çok fırsat veriyor. Bayilerin yabancı firmalarla daha çok para kazanması daha kolay.
. Türk firmaları krize alışmış durumda. Çok güzel şekilde küçülebiliyorlar ve kriz bitince de hemen yatırıma devam ediyorlar. Bu konuda en başarılı firmaların dünyada Türkiye’de olduğunu düşünüyorum. Kriz durumunda yönetim yeteneği muhteşem.
Olumsuz Yanları ise;
. Çek kanunu piyasayı çok zor durumda bıraktı. Çok batan var. Bu bizi korkutuyor.
. ‘İflas Erteleme’ almak yaygınlaştı. Bir belirsizlik var ve devam ediyor. Satıcılar korku içinde…
. Bankalar şu anda yıllık kredi faizleri %15-25 ile firmasına göre veriyor. Firmaların malı almasıyla tahsilatı yapması arasında ortalama 9 ay var. Bazen 1 yıl. Firmaların genel giderleri ise %5 ile 10% arasında. Bu rakamları toplayınca firmaların en az %30-%50 kar marjı ile satış yapmaları gerekiyor. O kar da bu sektörde yok.
. Gayrimenkul alımları Türkiye hükümetinin politikasına çok bağımlı. Seçimlerden önce gayrimenkul satışları, ticaret duruyor.
Orsiad: Yerel firmalarımız bu ekonomik değerlendirme içinde yurtdışıyla ilgili ne gibi çalışmalar yapabilirler? Tunç Ada: Bizce Türk firmaları global piyasada çok yok. Genelde Türkiye ve civarı ülke-lerde mevcutlar. Halubuki Türkiye üreticilerinin tek şansı ihracat. Başka çıkışları yok çünkü iç pazar her gün daha çok daralıyor. Sürekli yeni MDF hatları yatırımı yapılıyor.
Orsiad: Sektörün ihracatının uzun vadede yükselen ivme göstermesi için firmalar ve yöneticiler ne gibi bir strateji üstlenmeli?
Tunç Ada: En iyi makineyi alıp onu işletecek iyi ekibi kurmazsanız başarılı olamazsınız. Hedeflerin belirlenmesi üst yönetimce doğru yapılmalı ve uzun vadede marka yatırımı ihracatta ön plana çıkmalı. Bunun Türkiye’de en iyi örneklerinden birisi THY. Sektörümüzde ihracat / kapasite oranlarını incelerseniz en düşük rakamlardan birisinin Türkiye’de çıkacağını düşünüyorum. Bunun değişmesinin yararlı olacağını düşünüyorum.
Orsiad: Yurtdışındaki sistemlerde artık bir firma içindeki ithalat, ihracat müdürleri ve yöneticilerin yeterli olmadığını ve dünyayı yakalamak için profesyonel şirketlerin mutlaka dışardan danışmanlık desteği aldığı bir yapıya yöneldiklerini görüyoruz. Bu sistemin gerekliliği var mıdır? Bizim ülkemizde de bu sistemle daha profesyonel ve yeni açılımlara girdilebilir mi?
Tunç Ada: Öncelikle her konunun uzmanı olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Herkes doktor, avukat, psikolog değil. Eskiden yokluğun getirdiği alışkanlıklarla bir akrabamızın kullandığı ilaci başkasına tavsiye etmek bile normaldi. Özellikle ihracat genelde bu şekilde Türkiye’de. “Ne var satış değil mi gider satarız, stand açarız, malımızı tanıtırız, hem de gezer görürüz biraz etrafı” zihniyeti ile başlayan oluşumlar genelde çok iyi çözüm getirmi-yor.
Halbuki ihracat uzun nefesli, tamamen profesyonel ve stratejik olmayı gerektiren, tecrübeli ekiplere ihtiyaç duyan bir konu. Bunu bazen kendi bünyenizde sağlamak hem çok maliyetli hem de verimsiz olabiliyor. Avrupa’da ve Amerika’da danışmanlık firmalarıyla çalışmak çok yaygın bir yöntem. Çok kalifiye ve tecrübeli olan insanlara yatırım artık şart oldu başarıya ulaşmak için, çünkü, uluslararası arenada rekabet çok günümüzde. Ayrıca, ihracat elemanlarının maaşları, gelirleri Türkiye’de gelişmiş ülkelere göre çok düşük. Bu da başarıyı engelliyor.
Bu tip konularla ilgili bir çok anım ve gözlemlerim var. Bir süre sonra bunları bir kitap haline getirmek istiyorum.
Orsiad: Sektörün geleceğinde teknolojinin önemi büyük muhakkak. Dünya pazarındaki dijital baskı trendi devam eder mi yoksa yeni arayışlar olacak mı?
Tunç Ada: Digital baskı ve direk baskı sektörün geleceği olacak bence. Kağıt firmaları benzer dekorları, bazen aynı dekorları bir çok fabrikaya satıyor bir tek size veriyoruz diye. Bu da karlılığı yok eden unsurlardan birisi bence. Avrupa’daki kağıt üreticilerinin sayısı çok değil ve belli başlı firmalar var. O yüzden karşılıklı bir bağımlılık da söz konusu.
Orsiad: Hali hazırda KronoSwiss firmasındaki görevinizin yanı sıra sektörümüze taze kan olarak kurulan ORSİAD derneğinin de yurtdışı sorumluluğunu üstlendiniz. Derneğin Türk sektörünün yurtdışı üzerindeki etkisine ne gibi faydaları olacaktır? Planlarınız nelerdir?
Tunç Ada: KronoSwiss firmasının onayı alındıktan sonra, Orsiad derneğinin görevi aldım ve beklentim çok yüksek… Türk firmaları gerek fabrikalarıyla, gerek ithalatçılarıyla, gerek toptancılarıyla, gerek tali bayileriyle, gerekse montaj ekipleriyle çok büyük bir sektörü oluşturuyor ve bir aile gibi. Herkes birbirini tanıyor. Biraz içe kapalı bir aile bu. Orsiad Derneği’nin bu içe kapalı aileyi dışa açacağını düşünüyorum. Her konuda bir çok standardı getirecek bilgi ve tecrübeyi oluşturuyor Orsiad Derneği… 5 sene sonra baktığımızda sektöre katkısının çok olacağına inanıyorum.
Orsiad: Sizin takip ettiğiniz sektör haber kaynakları nelerdir?
Tunç Ada: İlk olarak EUWIG ve her ülkenin kendi sektörel basınından yıllardır seçtiklerim. Türkiye’de Orsiad Gazetesini çok beğeniyorum.
Orsiad: Teşekkür ederiz.
Tunç Ada: Ben teşekkür ederim. Sektörü, ihtiyacı olan bilgi ve iletişim kaynağı ile buluşturduğunuz ve bu güzel röportaj için.