ORSİAD: Tevfik Bey, genel olarak bahsedilen daralma bir tarafa siz Adana’ya yeni bir hat kuruyorsunuz. Sizin değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Tevfik Dedebaş: Öncelikle hoş geldiniz. Şahsım ve derneğimiz adına teşekkürlerimizi sunarım. özellikle Orsiad’a bize bu ortamı sağladığı için teşekkür ederim.
Aslında daralıp daralmadığımızı şöyle bir fotoğrafla açıklamak isterim. Türkiye gerçekten çok dinamik bir nüfusun olduğu bir coğrafya. Avrupa’da ortalama yaş 40 iken bizde ortalama yaş 29. Bu çok önemli bir olgu. İkinci önemli olan ise biraz önce Hakan Bey’ in de bahsettiği gibi yeni bir dinamik ortama girdik. Kentsel dönüşümle inşaat sektörü alabildiğine büyüdü. Yani panel sektörünün bir noktada ihtiyacını karşılayabilecek yeni bir kanal oluştu. Yani 2013 yılından günümüze geldiğimiz zaman Türkiye’ de TÜİK verilerine göre 2015 yılında 1.289.000 konut satışı var. Bunların %50’si yeni konut , yeni konutlarda 4- 5 m3 arasında levha kullanımı söz konusu. Yani ortalama 3 m3 dersek 1 milyon adedin üzerinde bir satışın olduğu Türkiye’de, 3 milyon m3 sadece inşaat sektörünün yeni devreye giren veya el değiştiren konutlarında gerçekleşiyor. İkinci çok önemli tespit ise genç nüfus nedeniyle yine TÜİK verilerine göre bir yılda 600.000 üzerinde çift evleniyor. Bunun yanında 130.000 çiftte maalesef boşanmakta. Yani böylesi bir durum ister istemez bizim sektörün önünü açıyor. evet 2016’da sektörümüzde bir daralma oldu bunun nedeni hem içinde bulunduğumuz coğrafyadaki bir takım olumsuzluklar ve son sürecin ciddi payı var. Ama yine önümüzdeki süreçte iyimser olmak lazım. Ve en önemli konu da bulunduğumuz coğrafyanın hemen devamında olan coğrafyalarda orman yok. İran, Irak, Suriye veya Türki Cumhuriyetlerinde bu sektör gelişmiş değil. Bizim en büyük dinamiğimiz o tarafa doğru ihracatı artırabilecek kanalları bulmamız.
Ben burada odun hammaddesinin azaldığını yetersiz olduğunu bir noktada kabul etmiyorum. Şöyle ki yılda sektör 11 milyon ton odun hammaddesi harcıyor. Yani şu andaki fiili kapasiteye göre 9 milyon m3 fiili kapasite var. OGM’ye yine özellikle teşekkür ediyoruz. 2 milyon sterlerden 5 milyon sterlere doğru çıkan bir yapı var. Dikili olarak 5 milyon m3 ler civarında da orman var. 7 milyon sterden 4 milyon ton odun alıyoruz. Kenan Bey şunu söyledi; tüm satışlarda 2016 itibariyle geriye doğru bir gidiş varken bunu özellikle söylüyorum özellikle tespit ediyorum tek fiyat olarak artı koyan sektör bizim sektörümüz. Fiyatlarda %10’ yakın bir artış var. Diğerlerinde ise daralma var. Yani 93 TL’dan 104 TL’ya çıktı.
Değerli arkadaşlar şu anda OGM 20 milyon m3 üretim yapıyor. Bu üretim 42 milyon m3’ün yaklaşık %50’sinin altında yani bunun 38 milyon m3’ ü koru ormanları, 4 milyon m3 baltalık orman. OGM ana parasına dokunmuyor. Bir noktada faizin bir bölümünü işletmeye çalışıyor. Hâlbuki sürdürülebilir bir ormancılık politikası yapmak için mevcut bu cari artımın %70’ler civarında kısmını üretime vermesi lazım. Yani 20 milyon m3’lerden çok rahat 25 milyon m3’lere çıkacak bir yapı var. Bu yapı bize ne kazandırır dersek; Türkiye o kadar cazip bir pazar ki, 800 bin m3 levha ithal girişi var. Yaklaşık 550 milyon dolarlık bir giriş bu. Yani hepsini topladığınız zaman 2 milyon m3’lerin üzerine geliyor. 1 milyar dolarların üzerinde bir giriş demek. 33 milyar dolarlık cari açığımız var. 300 milyon dolarlık da odun ve cips ithalatımız var bu rakamın dışında. Şimdi 300 milyon dolar ya da 3 milyon ton az bir rakam değil. OGM’nin 20 milyon m3’ten 25 milyon m3’ e doğru çıkacak bir üretim artış kapasitesi var. Böylelikle hem tomruk üretimi artacak hem de bizim yurt içinden alabileceğimiz pay artacak ve dövizimiz yurtdışına gitmemiş olacak.
ORSİAD: Tevfik Bey, 25 milyon m3’e çıkış bizim için yeterli mi?
Tevfik Bey: Yeterli olacaktır şu anda bizim sektör 3 milyon ton. 16 milyon m3 şuanda endüstriyel odun üretimi ki bunun içinde 7 milyon m3’ü direkt olarak bizim sektörün ihtiyacını karşılamak üzere yapılıyor bu da %44’üne denk geliyor. Endüstriyel odun üretimini 16 milyon m3’ten 25 milyon m3’e çıkarırsanız buradan bizim alacağımız pay 9 milyon m3’ten yaklaşık 4.5 milyon m3 farkı olur ve bu sektör kurulu kapasiteyi yakalamış olur.
Tevfik Dedebaş: Buradaki en büyük eksiklik şu, ormanların fonksiyonel olarak planlama noksanlığı var. Doğrudur seksen sene bekliyorsunuz bunun normalde yonga olup panele gitmemesi lazım. Ama Türkiye’deki ormanların mevcut yapısını gördüğümüz zaman 5 milyon hektarın üzerinde kızıl çam dediğimiz yani Allah’ın lütfu olan bir ağaç türüne sahibiz. Bu ağaç normalde bizim şu anda hektardaki cari artımımız 3 m3 civarında ama bu ağacı eğer iyi değerlendirebilir de ki birazcık yol aldılar bunun önünü açabilirsek yılda 15m3 civarında artım yapabilen bir özelliğe sahip bu ağaç ve Türkiye içinde en ideal ağaç. Bu ağaçtan 500 bin hektar bir yerde uygun saha bulursanız 7.5 milyon m3 bir noktada üretimi artırmış oluyorsunuz.
ORSİAD: Peki bu konuyla ilgili sizin temsil ettiğiniz derneğin bir yapılanması var mı? Ya da bir projeniz var mı?
Tevfik Dedebaş: Proje var ama yasalardan ileri gelen bir takım kısıtlar da var. Esasta biz sektör olarak şöyle bir yaklaşım içindeyiz. Mülkiyet devlette kalsın mevcut olan bu söylediğimiz özellikte olan ormanların kullanımı işletilmesi sektöre verilsin. Neden söylüyorum bunu, ben Kastamonu Entegre’yi de temsil ediyorum. Yurt dışı olarak da yatırımlarımız var. En son yatırım yaptığımız ülke Rusya Federasyonu. Değerli katılımcılar Rusya 1992 senesinde yeni sisteme geçti ve şu anda diyor ki 10 milyon doların üzerinde orman ürünleri sektörüne bir yatırım yaparsan sana hali hazırdaki ormanlarımı 49 yıla kadar kiralayabilirim. Ama buradaki ormanların işletilmesi benim kurallarıma göre sürdürülebilir politikası içinde olacak.
Bizim buradaki mevcut en büyük kısıtımız ormanların tümü devletin hüküm ve tasarrufu altında olup bu sektörün direkt müdahalesi yok. Yani işin başında değil de daha sonraki aşamalarda işi üstleniyoruz.
Tevfik Dedebaş: Bizde şu anda levhanın %50’sine odun hammaddesinin maliyeti giriyor. Avrupa’da bu oran %25. Yani Avrupa’da odunun ormandan oradaki fabrikaya gelişi 40 dolarlar civarında. Türkiye’de ise maliyet 80 dolarlar civarında. Bunun çözümü biraz da yasal alt yapıda. Yasal alt yapı derken mesela OGM bir odunun tomruğun fiyatını belirlerken 4 tane ana ayak etrafında bunu yapıyor. Olmazsa olmaz bir işçilik var , çok az da olsa bir satış giderleri ve tarife bedeli dediğimiz cüzi miktarlar var ama esas unsur olan orman dağıtım giderleri dediğimiz yani OGM’nin tüm harcamalarının karşılığı olarak satışlardan OGM’nin döner sermayesine akıtılan bir para var. Esas üzerinde durmamız gereken konu bu. Bu aslında 1 milyar TL’lerin üstünde. Bizim sektörden örnek verirsem bizim sektörün buradaki payı sterde 35 TL bir stere OGM dağıtım gideri olarak 35 TL çamda koyuyor 41 TL’da yapraklarda koyuyor.
Devletimiz eğer 2023 hedeflerinde 25 milyar doları öngörmüşse ve 8 milyar dolar ihracatı da biz öngörmüşsek devletimiz OGM’nin üzerindeki bu yükü tamamen almalı ya da bir bölümünü almalı. Döner sermayeden özel bütçe dediğimiz devletin kendi kaynağına olan yerden bunu karşılayacak. İçinde bulunduğumuz şehir Büyükşehir Belediyesi sadece park bahçelerdeki çiçeklere 400 milyon TL’nın üzerinde bir harcama yapıyor. Halbuki 300 milyonu bizim sektöre verse bu sektör Avrupa’da rakip tanımaz .
Tevfik Dedebaş: Türkiye’de dikili ağaç satışının m3 fiyatı 35 dolar, Rusya’da 3 dolar. Kiralamadan vazgeçtim dikili alanı size tahsis ediyor, sektöre veriyor Rusya’da. OGM’nin bu konuya ciddi el atması gerekiyor.
ORSİAD: Tevfik Bey 2017 beklentileriniz nelerdir?
Tevfik Dedebaş: 2017’den ümitliyim çünkü 2015’de zaten 3 seçim geçirdik. İyi kötü atlattık dolayısıyla 2017’de daha iyimser olabiliriz. Bir önerim olacak, Akdeniz kuşağı ülkesiyiz, ormanlar yangına hassas bir yapıda. Orman yangınları sadece OGM’nin problemi değil ülkenin problemi. Yangına daha iyi ulaşmak için orman yollarının yapımını devlete bırakabiliriz. Bu OGM’nin yükünü aldığı gibi maliyet de azalmış olur.