TÜRKİYE MÜTEAHHİTLER BİRLİĞİ DEPREMİN YILDÖNÜMÜNDE BİR AÇIKLAMA YAYINLADI

Türkiye Müteahhitler Birliği’nin 17 Ağustos Depremi’nin 19. yıldönümünde yayınladığı açıklamada, Türkiye topraklarının çok büyük kısmının deprem riski altında olduğu hatırlatılarak, deprem odaklı kentsel dönüşümün vazgeçilmez bir zorunluluk olduğu kaydedildi.

 

Türkiye Müteahhitler Birliği’nin (TMB), 17 Ağustos Depremi’nin 19. yıldönümünde yayınladığı açıklamada, “Deprem riskinin çok yüksek olduğu ülkemiz açısından bütünsel bazda sürdürülebilirlik hedefiyle bilimsel olarak planlanarak uygulanacak kentsel dönüşüm hayati önem taşımaktadır. İmar mevzuatı yeniden ele alınmalı, dikey yapılaşma tercihleri tarihi ve çevresel doku gözetilerek değerlendirilmelidir” denildi.

 

Depremde hayatını kaybeden vatandaşları saygı ve rahmetle anarak başlayan açıklamada, “Türkiye Müteahhitler Birliği Yönetim Kurulu olarak, böyle bir acının ülkemizde ve dünyada bir daha yaşanmamasını diliyor; deprem felaketlerinde kaybettiğimiz binlerce vatandaşımızın acılarını yüreklerimizde taşımayı sürdürüyoruz. Deprem konusunda çok daha hassas bir sürece giriyor; akılcı bir ilgi, toplumsal farkındalık ve eğitimler ile uygulamada sabırlı bir sürekliliğin sağlanmasına ihtiyaç duyuyoruz” ifadesi yer aldı.

 

Açıklamada şu noktalara yer verildi:

 

İKLİME BAĞLI AFETLER ARTIYOR: Küresel ısınmanın en önemli sonuçlarından biri dünya genelinde iklime bağlı doğal afetlerin sayı ve ölçeğinde meydana gelen artıştır. Dünyada 31 çeşit doğal afetin 28’inin meteorolojik afetlerden oluştuğu gözlenmektedir. Türkiye için ise başlıca afetler deprem, kuraklık, sel, taşkın, heyelan ve yangın olarak sıralanmaktadır.

 

TOPLUMSAL BELLEĞİMİZE ACILAR YÜKLEDİ: Topraklarımızın çok büyük kısmının deprem kuşağında bulunduğu dikkate alındığında; deprem, toplumsal belleğimizi büyük kayıplar ve derin acılarla yüklemiş bir numaralı doğal afettir. Sadece düne ait bir deneyim değil, aynı zamanda içinde bulunduğumuz andan yarınlarımıza uzanan çok ciddi bir tehdittir. Afetlerin ardından yapılan sorgulamalar ve çözüm arayışları, ne yazık ki bir süre sonra giderek hafiflemekte ve yerini bir sonraki depreme kadar süren bir rehavete bırakmaktadır.

 

ÖNEMLİ ADIMLAR ATILIYOR: Ülkemizde deprem riski ile mücadele konusunda önemli adımlar da atılmaktadır. Son olarak ülkemizin deprem haritası, 22 yıl sonra geçtiğimiz aylarda yenilenmiş; Yeni Deprem Bina Yönetmeliği 2018 yılı Mart ayı içerisinde yürürlüğe girmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlıkları yapılan Deprem Yasası Tasarısının ivedilikle hayata geçirilmesi beklenmektedir.

 

STRATEJİK AFET PLANI HAZIRLANMALI: Türkiye depremin yanı sıra, iklim değişikliğinin etkisiyle diğer doğal afetlerde de ciddi hasarlar almaktadır. Bu çerçevede bir stratejik afet planı hazırlanması büyük önem taşımaktadır. Son olarak Ordu’da yaşanan sel felaketinden sonra hükümetin doğal afetler için genel bir eylem planı hazırlanacağına ilişkin açıklamasını son derece gerekli ve doğru bulmaktayız.

 

AFETLER BAKIŞ AÇISIYLA PLANLAMA: İçinde bulunduğumuz çağda, yaşadığımız mekanların bilim ve tekniğe uygun olarak inşa edilmiş olması lüks değil mecburiyettir. Afetler bakış açısıyla bu çerçevede gerekli planlamaların yapılması ve tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu önlemlerin teknik çatısı ilgili devlet kurumlar ile araştırma ve planlama konusundaki deneyimli uzmanların ortaklaşa gayretiyle oluşturulabilir. İmar mevzuatı yeniden ele alınmalı, dikey yapılaşma tercihleri tarihi ve çevresel doku gözetilerek değerlendirilmeli, imar değişikliği uygulamaları kamu vicdanını zedeleyen, kişilere özel değerlendirmelerden arındırılmalıdır.

 

KENTSEL DÖNÜŞÜM HAYATİ ÖNEMDE: Şehirleşme oranının giderek arttığı ve deprem riskinin yüksek olduğu ülkemiz açısından kentsel dönüşüm hayati önem taşımaktadır. Kentsel dönüşüm, “yaşanabilir şehirler” hedefiyle, sürdürülebilir biçimde bilimsel olarak uygulanmalıdır. Bina bazlı ve rant odaklı ele alınmamalı; kentsel altyapı, yeşil alan ihtiyacı ile başta mülkiyet hakkı olmak üzere sosyo-kültürel doku ve bölge sakinlerinin tüm hakları gözetilerek planlanmalı ve hayata geçirilmelidir. Gündemdeki İmar Barışı sürecinde fen kurallarına ve teknik standartlara aykırı yapılar için ayrı bir çalışma yürütülmeli ve öncelikle teknik şartlara uygun hale getirilmesi sağlanmalıdır.

 

ETKİN DENETİM MEKANİZMASI OLUŞTURULMALI: Yap-Sat sektörü mevcut denetimsiz işleyişinden kurtarılmalıdır. Sektörün tanımı yapılmalı, yetki ve sorumlulukları belirlenmelidir. Ayıplı iş yapan firmaların sektörden ayıklanmasına olanak sağlayan yasal zemin hazırlanmalıdır. İnşaat sektöründe topluma ve çevreye duyarlı, şeffaf, hesap verebilir ve sürdürülebilir bir yatırım ortamının oluşması en önemli hedef olmalıdır.