Avrupa Birliği (AB) ülkelere sağladığı fonlarla hem yeşil teşviklere öncülük ediyor hem de kadın ve gençlere iş kapısı oluşturuyor.
Türkiye’de 16 bin projeye verilen destekle 65 bin kişiye istihdam sağlanırken, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) yatırımlarının yüzde 20’si de kadınlar tarafından gerçekleştirildi.
Öte yandan düşük karbon ekonomisi, Avrupa Birliği’nin iklim krizi, küresel ısınma ve sürdürülebilirlik konularında yol haritasını oluşturan Yeşil Mutabakat (Green Deal) ile şekillenmeye devam ediyor.
2020’yi “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan eden Egeli ihracatçılara göre sürdürülebilir büyümeye odaklanmak topluma fayda sağlayıp yatırımcılara değer katarken dünyamızın geleceğini de belirliyor.
Ege İhracatçı Birlikleri’nin düzenlediği online video konferansta Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı Mali İş Birliği ve Proje Uygulama Genel Müdürü Bülent Özcan’ın katılımıyla Avrupa Birliği’nin 2027 yılına kadar sürecek yeni döneminde Türkiye’nin yararlanacağı programlar ve proje hibeleri konuşuldu.
Gümrük Birliği güncellenmeli, Vize Serbestisi Diyaloğu hız kazanmalı
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Avrupa Birliği pazarının Türkiye’nin ihracatının yüzde 50’sini kapsadığını bu yüzden sıfır gümrükle ihracat ve ithalatın çok önemli olduğunu söyledi.
“Türkiye-Avrupa Birliği arasında 24 yıldır geçerli olup güncelleme bekleyen Gümrük Birliği’nin kapsamının genişletilerek en kısa zamanda modernize edilmesi ve Vize Serbestisi Diyaloğu’yla ilgili çalışmaların hız kazanması ilişkilerimizin kararlılıkla sürmesi için önem arz ediyor. Türkiye geneli Ocak-Temmuz dönemindeki 83 milyar dolarlık ihracatımızın 40 milyar dolarlık kısmını Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleştirdik. Temmuz ayında 7 milyar dolar ihracat rakamına ulaştık. İlk 7 ayda ticaretimizde yüzde 18’lik, Temmuz’da ise yüzde 8’lik azalış yaşandı. Avrupa Birliği ülkelerine getirilen seyahat kısıtlamalarının yakın zamanda kaldırılmasını umuyoruz. Avrupa Birliği’nin bu yeni döneminde öne çıkan küresel ısınmayla mücadele için oluşturduğu iklim yasası ve karbon sınır vergisi gibi bir çok çalışmayı içeren Yeşil Mutabakat, bizim de ajandamızda en çok önem verdiğimiz konulardan biri.”
Yeşil Mutabakat, EİB’in Sürdürülebilirlik Manifestosu’yla aynı mesajı veriyor
Eskinazi’ye göre başta tarım, sanayi üretimi ve enerji üretimi olmak üzere birçok alanda yeşil dönüşüm adımlarını atan ülkemiz için bu anlaşma bir dizi fırsatı içinde barındırıyor.
“Fırsatlardan en önemlisi Yeşil Anlaşma’yla birlikte temiz ve yenilenebilir enerji üretimi için gerekli doğal kaynaklara sahip olan Türkiye’nin bu alanda yapacağı yatırımların yoğunlaşması. 2020 yılını “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan eden Birliğimizin geçtiğimiz günlerde açıkladığı Sürdürülebilirlik Manifestosu, yıllardır benimsediğimiz sürdürülebilir ve çevreye duyarlı üretimimizi artırma da bize yeni kapılar açacak Yeşil Anlaşma’yla aynı mesajları veriyor. Artık sürdürülebilirlik ve geri dönüşümle ilgili firmalar ve hükümetler arası iş birlikleri göreceğimiz, buna dahil olmayan ülkelere ise ticarette sınırlama getirilebileceği bir dönemden geçiyoruz. O yüzden firmalarımızın şimdiden bu çalışmaların içinde yer almaları bizim için oldukça önemli. Diğer programların da firmalarımızın beşeri sermayelerine katkı sağlayıp, uluslararası çalışmalarını ilerletebilmelerinde etkisinin büyük olacağı kaçınılmaz.”
AB fonlarıyla ilgili öne çıkan başlıklar şu şekilde;
– AB, “Yeşil Mutabakat” ile 2050 yılına kadar karbon salınımını sıfırlayacak imalat sanayi enerji ulaştırmaya kadar tüm sektörleri kapsayan bir dönüşümü hedefliyor.
-Sanayi 4.0 ve Yeşil Mutabakat işletmeleri ve firmaları doğrudan etkileyecek, iş dünyası ve ticarette belirleyici unsur olacak. Bu yüzden süreci iyi takip edip, firmaların hazırlıklı olmaları gerekiyor.
-AB fonları 7 senede bir yenileniyor. 2021-2027 dönemi başlayacak. AB, 7 ülkeye 13,5 milyar dolarlık kaynak ayırdı. Hangi ülkeye ne kadarlık fon vereceği şu an belirsizliğini koruyor.
-Tamamen işletmeleri hedefleyen programlar da var. Avrupa’dan ve Türkiye’den firmalar bir araya gelerek yeni fikirleri ticarileştirip pazarlara taşıyabilecek projeler üzerinde çalışıyorlar. Konu sınırlaması yok. Bunun dışında bireysel başvuru yapılan programlarda mevcut.
–Ufuk 2020 programının son çağrısı Eylül ayında ve 1 milyar euro bütçeyle Avrupa Yeşil Mutabakatı alanında olacak. Bu çağrı farklı alanlarda yenilik projesi geliştiren herkese açık. Tarımdan gıdaya, ulaşımdan enerjiye, üretimden çevreye, uzay bilimlerinden yenilenebilir enerjiye, bilgi iletişim teknolojilerinden çevreye kadar inovasyon odaklı her alanda destek imkanı/fon sağlayan bir program. 80 milyar euroluk dev finansmanıyla dünyanın en büyük bütçeli araştırma ve inovasyon programı.
-Yeni dönemde Ufuk Avrupa (Horizon Europe) adı altında devam edecek. Bütçesinin 100 milyar euro olması bekleniyor.
–Erasmus+ öğrenci değişim programı olarak biliniyor ama sadece bu değil. İş dünyasını istihdamı ilgilendiren, istihdamı yaratmaya yönelik çalışmaların desteklenmesini de içeriyor. Örneğin; stratejik ortaklık, bilgi sektörel beceri ortaklığı projeleri var. Toplam bütçe 14,7 milyar euro. 34 ülke yer alıyor. 2021’de 22,5 milyar avroluk bütçesi olacak.
–COSME daha çok KOBİ’lere yönelik network ve iş geliştirme programı. Kamu alımlarıyla ilgili, işletmelerin alımlarıyla ilgili bilgilerini artırmaya yönelik bir program. Bütçesi 400 bin euro. Türkiye’den ya da Avrupa’dan iş dünyasını temsil edenler bu projeye katılabiliyor.
-EASI ise işçi iş vereni bir araya gelmesiyle ilgili bir program. InvestEU ve Horizon Europe gibi programlar sürdürülebilir yatırımı teşvik ediyor.
-Avrupa Birliği geçtiğimiz aylarda 7 yıllık mali çerçevesini ilan etti. Borçlanma programı kapsamında 1,5 trilyon euroluk fon havuzu oluşturuluyor. Türkiye, Erasmus+ ve Ufuk 2021 programlarına kesin katılacak. Dahil olduğumuz fonlar AB ile uyum sürecinin farklı alanlarını oluştururken aynı zamanda bizi uyum sürecine de hazırlıyor ve Türkiye’nin AB’ye üye ülkeler için oluşturulan fon havuzundaki bütçeye ulaşma ihtimalini de artırıyor.
-Koronavirüsün fonlara bir etkisi olmayacak. Programlar iptal olmadı. Projelerin uygulama süreçleriyle ilgili her türlü kolaylık getirildi. Fonlarla ilgili kesinti değil artış var. Firmalar projelerini dizayn ederken dijital unsurları ilave etmeli. Türkiye 400’e yakın projeyi iletti, bu projelerin 4 milyar euroluk portföyü var.