Antalya Organize Sanayi Bölgede (AOSB) faaliyet gösteren, Ahşabı Geliştiren Teknoloji (AGT) Şirketi, mobilya bileşenleri ve dekorasyon sektöründe 70 ülkeye yıllık ortalama 100 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiriyor.
Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasında yer alan, bu yıl yapılan bir araştırmada Türkiye’nin en hızlı büyüyen altıncı şirketi seçilen AGT, 1984’de Antalya’da kuruldu. Şirket kurucusu Ahmet Söylemez’in sehpa üretimiyle başlayan küçük atölyesi bugün Türkiye’nin en büyük, dünyanın da sayılı entegre ağaç ürünleri tesislerinden biri haline geldi.
AGT Genel Müdürü Şirzat Subaşı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tesiste mobilya sektörünün ihtiyacı olan MDF, MDF-LAM, profil, panel, parke, süpürgelik gibi tüm ahşap ürünlerinin üretildiğini söyledi.
Ağaç ürünlerinine çok ciddi potansiyel bulunduğunu ancak Türkiye’de hak ettiğini henüz alamamış bir sektör olduğunu aktaran Subaşı, sektörün dünyadaki liderinin Çin olduğunu, ikinci sırayı ise Türkiye’nin aldığını vurguladı.
Dünyada yıllık yaklaşık 100 milyon metreküp olan MDF üretiminin yaklaşık 60 milyon metreküpünün Çin’de üretildiğini, Türkiye’nin ise 6,5-7 milyon metreküp MDF üretimi bulunduğunu anlatan Subaşı, bunun çok rahatlıkla 10-15 milyon metreküpe çıkabileceğini bildirdi.
Parke üretiminde ise yıllık yaklaşık 120-130 milyon metrekare satışıyla Türkiye’nin Avrupa’da ikinci, dünyada ise üçüncü sırada olduğunu ifade eden Subaşı, parke üretiminde de çok ciddi gidilecek yol bulunduğunu kaydetti.
70 ülkeye ihracat
Türkiye’de üretilen ağaç ürünlerinin yaklaşık yüzde 10’unun ihracata gittiğine, AGT’nin ise üretiminin yaklaşık yüzde 45’ini ihraç ettiğine değinen Subaşı, “Yeni Zelanda’dan Kanada’ya ciddi bir yelpazede 70 ülkeye ihracatımız var. Bu bize büyük gurur veriyor.” dedi.
Subaşı, AGT’nin ürün kalitesiyle yurt dışındakileri şaşırttığını belirterek, şöyle konuştu:
“(Türkiye’de, Antalya’da böyle bir üretici, böyle bir kalite) diye şaşırıyorlar. Bu bize gurur veriyor, öbür taraftan sorumluluklarımızı da artırıyor. Gittiğimiz hiçbir yerde fiyat değil, genellikle ürünümüzü, kaliteyi konuşuyoruz. Biz sınıfı bütün ürünlerde çok rahatlıkla geçiyoruz. Bu da ciddi satış potansiyelini beraberinde getiriyor. Ortadoğu, İran, Irak gibi yakın coğrafyalar bizim önemli pazarlarımız. Sadece Ortadoğu’daki siyasi riskler, ekonomik çalkantılar nedeniyle yönümüzü biraz daha batıya çevirdik. Balkanlar’da çok iyi durumdayız. Birçok ülkede markamızın sahteleri üretiliyor. Farklı logolarla AGT’ler görüyoruz. Bu önemli. Eğer bir marka taklit edilmeye başladıysa ‘olmuş’ bir markadır.”
Türkiye’nin geçen yıllarda bazı talihsiz olaylar yaşadığını, bunun ülke dış ticaretine de olumsuz olarak yansıdığını anımsatan Subaşı, AGT’nin ise zor yıllarda bile küçülmeden yoluna devam ettiğini söyledi.
2015’ten 2016’ya yaklaşık yüzde 40 büyüdüklerini, bu yıl da çift haneli büyüme beklediklerini ifade eden Subaşı, “Bu sene inşallah 900 milyon liralık ciroyu geçeceğiz. İhracatımız da bu sene 100 milyon doları geçecek. 2018 hedefimiz de yine hem Türkiye’de hem de ihracatta büyüme. Pazar çeşitlendirerek, sepete tek ülke koymayarak, riskleri dağıtılarak, iyi yöneterek geldik. O açıdan küçülme yaşamadık.” diye konuştu.
İran’a fabrika
AGT’nin ikinci fabrikasını İran’da kurmayı planladığını aktaran Subaşı, Tahran’a yakın Kazvin kentinde 112 bin metrekarelik bir fabrika yapmayı planladıklarını bildirdi.
Subaşı, söz konusu fabrikada 2018 sonunda panel üretimine başlamayı planladıklarını belirterek, şunları kaydetti:
“Kazvin’de fabrika arsamızı aldık, 40-50 milyon dolarlık yatırım yapacağız. İran’daki fabrikanın ardından 2018 ortalarında Antalya’da da yeni bir fabrika yatırımı yapacağız. Türkiye’de kent nüfusunun artması, konutların yenilenmesi nedeniyle ciddi bir potansiyel bulunuyor. İnsanların yaşam standartları yükseldi. Mobilya yenileme süresi 15-20 yıllardan 7-8 yıla düştü. Bu alanda da çok ciddi fırsatlar var. Bu bakımdan kapasite artırma yatırımına ihtiyacımız var. Şu anda markamızda sektörümüzde ihracatta bir numarayız. Bundan sonra dünya ölçeğinde de sıralamalara girmek istiyoruz.”
Ağaç ürünlerinde Türkiye’deki ham maddenin yeterli olmadığını, bu nedenle bir miktar dışa bağımlı olduklarını ifade eden Subaşı, Türkiye’nin yüzde 24’ünün ormanlık alan bulunduğunu fakat bunun yalnızca yüzde 50’sinin endüstriyel orman denilen, sanayi tipi ağaç üretilebilen ormanlar olduğuna işaret etti.
İhracatçılara tavsiyelerde bulunan Subaşı, “Türk ihracatçısının bir problemi biraz kendilerine güvenmeleri, ‘biz de varız’ demeleri lazım. Bunu neden söylüyorum? Bir üründe oynanabilecek en son özelliğin fiyat olması lazım. Siz herhangi bir pazara girdiğiniz zaman o markaya o kimliği o fiyatla oturttuğunuz zaman onu bir daha değiştirmeniz çok zor. Yani bir elbiseyi bir markaya giydirdiğiniz zaman onunla anılır.” diye konuştu.