TÜRKİYE’DEKİ GAYRİMENKUL YATIRIMLARI, AVRUPA’YA GÖRE ÇOK DAHA FAZLA KAZANDIRACAK”
GYODER’in gayrimenkul sektörünün çatı örgütü olarak, sektördeki birçok önemli değişikliğin mimarı olduğunu vurgulayan GYODER Başkanı Aziz Torun, “Sektörde değişim sürmeli. Finansman modeli olarak kullanılan Sat-Yap modeli sürdürülebilir olmadığı için tek alternatif olmaktan çıkarılmalı, yeni finansman modelleri geliştirilmeli” dedi. Gayrimenkul sektörüne yönelik son mevzuat değişikliklerinin iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirten Aziz Torun, “Türkiye’deki gayrimenkul yatırımları, Avrupa’ya göre çok daha fazla kazandıracak. 1 milyon dolarlık konut alan yabancı yatırımcıya vatandaşlık hakkı tanınması, sektörümüz adına önemli bir adım. Ancak bu oran, gelişmiş ülkelerde, bizim sunduğumuz rakamın altında. Bu rakamın aşağı çekilmesi, hatta oranların bölge bölge değişmesi sektörümüze ivme kazandıracaktır” dedi.
Gayrimenkul sektörünün çatı örgütü GYODER’in, 2013-2017 yılları arasında iki dönem başkanlığını yürüten Aziz Torun, bu sürede gerçekleştirdikleri çalışmaları şöyle aktardı: “Göreve geldiğimizde ilk olarak GYODER’in yapısında değişiklik yaptık. Adının açılımına ‘Gayrimenkul’ü eklediğimiz ‘Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği’ni, sektörün tamamını kucaklayan ‘geniş katılımlı’ bir yapıya kavuşturduk. GYODER Yönetim Kurulu’nun yapısını değiştirdik, Yönetim Kurulu üyelerinin sayısını 15’ten 21’e çıkardık. Başkan Yardımcılarını, uzmanlık alanlarına göre İcraatçı Başkan Yardımcıları olarak görevlendirdik. GYODER Yüksek İstişare Kurulu’nu oluşturduk. En önemlisi de Yönetim Kurulu, İcra Kurulu ve Yüksek İstişare Kurulu’nda kadın sayısını artırdık. Bugün Yönetim Kurulu Üyelerinin 6’sı ve İcra Kurulumuzun 3 üyesi kadın yöneticilerden oluşuyor. Görev yaptığımız dönemde en büyük desteği kadınlardan aldık. Yönetim Kurulu Üyeleri, Komisyon Başkanları, hatta komisyonlarda görev alan tüm kadın çalışanlara gösterdikleri büyük özveriden dolayı teşekkür ediyorum.”
Sektörde değişime imza attık
GYODER yönetimi ve üyeleri ile gayrimenkul sektöründe değişim gerçekleştirdiklerini ifade eden
GYODER Başkanı Aziz Torun, “GYODER Yüksek İstişare Kurulu 15 Temmuz’un ardından çok önemli bir faaliyete imza attı. 1 Ağustos’ta aldığımız karar, Yüksek İstişare Kurulu’ndan çıkan bir karardı. Bu karar sonrasında talebimiz Meclis Başkanlığına iletildi. Meclis Başkanımızın da uygun görmesiyle bir protokol imzaladık. Sosyal sorumluluk bilinciyle, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında hasar gören Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onarımı için GYODER üyelerinden oluşan konsorsiyum ile hızlıca bir çalışma başlattık. GYODER üyesi 32 firma ile oluşturduğumuz ‘Milletin Meclisini Millet Yapar’ konsorsiyumu tarafından, Meclisimizin hasar gören bölümlerinde başlatılan onarım çalışmaları, bugün büyük bir özenle devam ediyor. Şimdiye kadar yaklaşık 30 milyon liralık bir harcama yapıdı” dedi.
Gayrimenkul Türkiye’nin lokomotif sektörüdür
GYODER’in, ‘Gayrimenkul, Türkiye’nin lokomotif sektörüdür ve desteklenmelidir’ görüşünü kabul ettirdiğini ve buna yönelik uygulamalara imza attığını belirten Aziz Torun, “GYODER, sektörde kurumsallığı tanımladı. Doğru veri ve göstergeler sundu. Sağlıklı büyüme için ürün çeşitliliğini, özkaynağı güçlü ortaklıklar kurulması kurulması gerektiğini savundu.
‘Güç Birliği’ kampanyaları ile sektöre ivme kazandırdık
“GYODER olarak sektöre ‘İş Birliği-Güç Birliği’ kavramını getirdik. Bugün sektörde sevilerek kullanılan ‘Güç Birliği’ logomuz, güven ve itibarın sembolü oldu” diyen Aziz Torun, şöyle konuştu: “15 Temmuz darbe girişiminin ardından, ekonomik büyümeye destek olmak amacı ile başlattığımız ‘Gayrimenkulde Güç Birliği Daha Güçlü Türkiye’ kampanyası, 2016 yılının satış grafiğinde çok etkili oldu. Kampanya kapsamında 3 bine yakın konut ve yaklaşık 400 ofis satışı ile sektörde 2.6 milyar TL ciro elde edildi. Sağladığı bu birliktelik ve kısa sürede aldığımız rekor sonuç, ülke ve sektör tarihimize geçecek niteliktedir. ‘Güç Birliği’nin ikinci adımını, ‘20 yıl vade ve düşük faizli konut kredisi’ kampanyasıyla attık. Bu kampanya ile GYODER üyesi 41 firmanın 109 projesinde, ilk bir ayda toplam 2 bin konut ve 279 ofis satıldı, yaklaşık 2 milyar 100 milyon TL’lik ciro elde edildi.”
2017’de faiz oranları belirleyici olacak
Gayrimenkul sektörünün, yakın dönemde ülke olarak yaşanan ekonomik, siyasi ve toplumsal olumsuzluklara rağmen yine de büyümesini sürdüren bir sektör olduğuna dikkat çeken Aziz Torun, “Türkiye gayrimenkul sektörü, üreten, vergi veren, 2 milyon kişiye istihdam sağlayan, 200’den fazla sektörü etkileyen ve dolayısı ile milyonlarca kişiye dokunan bir sektör. Toplam 1 milyon 341 bin 453 adet konut satışı ile 2015 rakamlarının aşılması, 2016 yılı için önemli bir gelişmedir. Tüm yaşananlara rağmen bu performansın yakalanması gayrimenkul sektörüne duyulan güvenin bir yansımasıdır. Faizlerde anormal bir artış söz konusu olmazsa 2017 yılında da, konut satış adetinin 2016 rakamlarına ulaşacağını öngörüyoruz. Bu yıl gayrimenkul satışlarını tetikleyen en önemli faktör, faiz oranları olacaktır. Bunu GYODER kampanyalarında da çok net bir şekilde gördük. Yıllık faiz oranlarının yüzde 10’un, günlük faiz oranlarının yüzde 1’in altında olması, sürdürülebilir satış grafiğini destekleyecektir” dedi.
1 milyon dolarlık yatırım oranı düşürülmeli
“Türkiye’deki gayrimenkul yatırımlarının, Avrupa’ya göre çok daha fazla kazandıracağının altını çizen Aziz Torun, “1 milyon dolarlık konut alan yabancı yatırımcıya vatandaşlık hakkı tanınması, sektörümüz adına önemli bir adım. Ancak bu oran, gelişmiş ülkelerde bizim sunduğumuz rakamın altında. Yabancı yatırımcının talebini artırmak için bu rakamın aşağı çekilmesi, hatta oranların bölge bölge değişmesi sektörümüze ivme kazandıracaktır. Vatandaşlık hakkının yanı sıra başka teşvikler de devreye girebilir. Oturma izni detaylarının da tanımlanması ve sürelerin uzatılması gibi düzenlemeler, sektörün elini daha çok güçlendirecektir” diye konuştu.
Yabancıya yaklaşık 4.5 milyar dolarlık satış, başarı olarak kabul edilemez
Aziz Torun, şöyle devam etti: “Yurtdışına satışlar için de son mevzuat değişikliklerini ve teşvikleri iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Bazı ülkeler için enerji kaynakları nasıl bir zenginlikse, gayrimenkul sektörünün de ülkemiz için stratejik bir zenginlik olduğunu söyleyebiliriz. Bugüne kadar bu zenginliğimizi yeteri kadar değerlendirdiğimiz söylenemez. Yabancı yatırımcıya yılda yaklaşık 4.5 milyar dolarlık satış gerçekleştirmemiz, başarı olarak kabul edilemez. Bizim sadece Katar ile ilişkilerimizi geliştirerek bu rakamları aşma potansiyelimiz var. Yabancı bireysel ve kurumsal yatırımcının talep ve beklentilerini doğru okuyarak, bu beklentilere uygun farklı projeler üretmeliyiz. Yabancı yatırımcıları ülkemize çekmek 2017 yılı itibarıyla öncelikli gündemimiz olmalı. Mevcut satış rakamları daha yukarı taşınmalı. Bize düşen sektörde ürün çeşitliliğini artırmak ve Türkiye’nin istikrarlı ve güvenilir bir ülke olduğunu anlatmaktır.“
Gayrimenkulü ihracat kalemi olarak görmeliyiz
Yabancı yatırımcılara yapılan satışların hem sektör hem ülke için önemli olduğunun altını çizen Aziz Torun, “Gayrimenkulü, ülkemizin önemli bir ihracat kalemi olarak görmeliyiz. Biz, önce Türkiye, sonra bölge, sektör ve proje kavramını getirdik. Çok sayıda uluslararası fuara katılarak, sektör temsilcileri birlik olduk, yan yana bir duruş sergiledik. Türkiye gayrimenkul sektörünü temsil ederek ülkemizin tanıtımına katkıda bulunduk. Yabancıya satış düzenlemesi yapıldığında ilk çalışmamız, yabancıların yanlış yönlendirilmesini önlemek oldu. ‘How to buy property’ kitabıyla Türkiye’de yabancıların gayrimenkul sahibi olabilmesinin yollarını göstermeye çalıştık” dedi.
Sektörde değişim sürmeli
‘KDV muafiyeti, tapu harcında indirim, damga vergisi, yabancı yatırımcıya vatandaşlık hakkı, GYO’lara ilişkin yeni tebliğ, Gayrimenkul Sertifikası’ gibi teşviklerin hem sektör temsilcileri hem tüketici tarafından iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan GYODER Başkanı Aziz Torun, “Sektörümüze yönelik en fazla mevzuat değişikliği bizim dönemimizde yapıldı” dedi. Aziz Torun, sektörün geleceğine yönelik görüş ve önerilerini şöyle aktardı: “Sektörde değişim sürmeli. Finansman modeli olarak kullanılan Sat-Yap modeli sürdürülebilir olmadığı için tek alternatif olmaktan çıkarılmalı, Yap-İşlet-Sat modeli ve yeni finansman modelleri geliştirilmeli. Marka ülke, marka şehir ve marka proje stratejilerimiz olmalı. Ülkemizin ve şehirlerimizin algısını güçlü şekilde oluşturabilirsek, sektörümüzün algısını da buna paralel yükseltebiliriz. İstanbul’u, Ege’yi, Akdeniz’i, Karadeniz’i farklı özellikleri ile ön plana çıkarmalıyız.“
Kazanılmış haklar korunmalı
Kesinleşmiş İmar Planlarının kazanılmış hak olarak kabul edilmesi gerektiğini ifade eden Aziz Torun, “Halihazırdaki imar durumuna güvenerek arsa yatırımı yapan yatırımcılar, her an değiştirilebilecek bir imar durumu belirsizliğine maruz kalmamalı” dedi.
Kapsamlı imar reformu yapılmalı
Aziz Torun, imar reformu ile kapsamlı planlama yapılması gerektiğini belirterek, “Başta büyükşehirlerimiz olmak üzere, kentsel dönüşüm sürecini kapsamlı bir imar reformu ile planlamalıyız. Şehirlerimizin geleceğini talep ve ihtiyaçları göre planlayıp geliştirmeli, değiştirmeli ve dönüştürmeliyiz” diye konuştu.
Gayrimenkulün, sadece konut ve AVM’yi değil, diğer projeleri da kapsamadığını kaydeden Aziz Torun, “Biz gayrimenkul sektörünü yalnızca konut yapıp satmak olarak görmüyoruz. Sağlıklı ve kalıcı bir büyüme için daha kapsamlı ve planlı çalışmalara ve ürün çeşitlendirmesine gitmemiz gerekiyor. Havaalanları, köprüler, hastaneler, yurtlar, öğrenci ve yaşlı evleri, lojistik merkezleri, ofisler, sağlık turizmine hizmet eden yapılar da aslında birer gayrimenkul yatırımı. Dolayısı ile yalnızca konut üretip satmak ile gayrimenkul sektörünü büyütmemiz mümkün değil. Sektör olarak bu kısır döngüden çıkmamız, gayrimenkulün geniş ve bütüncül alanını görmemiz gerekiyor. Gayrimenkulde çeşitlendirmeyi bir an önce hayata geçirmeliyiz. Satışta sürdürülebilirlik için talepleri iyi analiz etmeli, hatta bölgelere göre değerlendirme yapmalıyız. Sermaye Piyasasında sektör için yeni bir finansal kaynak olarak Gayrimenkul Sertifikası, Gayrimenkul Yatırım Fonları ve Altyapı GYO’larını daha etkin bir şekilde değerlendirmeli, sektörün ihtiyaç duyduğu yabancı fonların Türkiye’ye gelmesinin yolunu açmalıyız” şeklinde konuştu.